25 Mart 2012 Pazar

Valsalva tekniği

Vücudun genel sıkışıklığının giderilmesi, valsalva denilen kulak iç ve dış basıncının dengelenmesi ile sağlanabilir. Kulak iç ve dış basıncını eşitlemek, daha çok sualtına dalmanın safhalarında kullanılan bir teknik olmakla birlikte, dengelenmek ve strese yönetimi açısından da çok önemli bir çalışmadır. Antonio Valsalva 1700 senelerinde ilk defa kulak eşitlemeyi; burnun kapatıldıktan sonra, ciğerlerin, diyaframın kasılması ile sıkıştırılarak, burun boşluğuna hava basıncı uygulanması olarak tanımladı. Bu yöntem östaki yolu ile orta kulağa belirli bir hava basıncı ulaştırmaya hedeflidir. Kolay bir yöntemdir ve Diyafram adalesini kullanabilen herkes tarafından başarı ile uygulanabilir. Ağız ve burun kapalıyken zorlu nefes vermeye çalışarak, östaki borusu ve sinüs kanalları yoluyla orta kulak ve sinüsler ile kulak zarının dışı arasındaki basınç farkını eşitleme manevrasıdır. Kısaca kulak zarının içerisindekiyle dışarısındaki basıncı eşitleme işlemidir. Burnu sıkıca kapalı tutarak yine burundan nefes vermeye çalışarak yapılır, ta ki kulak zarının "açıldığı" hissedilene kadar. Dalgıçlarda yoğun kullanılır. Uçak yolculukların da, özellikle uçağın inişe geçtiği hallerde ortaya çıkan ağrıyı giderir. Kişinin psikolojik dengelenmesi sağlar. Herman Frenzel ikinci dünya savaşında, Alman Hava Kuvvetleri'nde savaş pilotu olarak görev aldığı dönemde, kabin içi basıncının ayarlanamadığı uçaklarla, çok ani dalışların yapıldığı manevralarda kulak eşitlemek ihtiyacını kendi adı ile anılan Frenzel tekniğini literatüre valsalva tekniğine alternatif olarak geçirmiştir. Ciğerlere giden nefes borusunun girişi, epiglottis tarafından kapatılıp açılabilir. Ciğerlerimize giren veya ciğerlerimizden çıkan havanın yönlendirilmesi ise küçük dilimiz tarafından yapılır. Küçük dilimiz nötr olduğunda hava her iki yoldan, yani hem burnumuzdan hem de ağzımızdan çıkabilir veya girebilir. Diğer bir anlatımla, hem burnumuzdan, hem ağzımızdan, aynı andan nefes alabilir veya verebiliriz. Küçük dil kalkık durumda burun boşluğu kapatıldığı için, hava sadece ağzımızdan girip çıkabilir. Küçük dil düşürüldüğünde ağız boşluğu kapatıldığı için hava sadece burnumuzdan girip çıkacaktır. Östaki kanallarının ağızları, arka burun boşluğuna açılır. Kulak eşitleme işleminin anahtarı, havayı bu kanallara girmeye zorlamaktan ibarettir. Burun baş ve işaret parmağı ile kapatılmıştır. Küçük dil nötr pozisyondadır. Epiglottis kapalı pozisyondadır. Dilin arkaya doğru hareket ettirilerek kasılması sonucu, ağız boşluğunda hapsolan hava sıkışır. Epiglottis, nefes borusunu kapadığı için, hava, ciğerlere gidemez. Yemek borusu kapalı olduğu için mideye de gidemez. Geriye kalan iki yoldan biri olan burnu da biz kapattığımıza göre geriye tek yol kalır: Açık olan östaki kanalları. Dilimiz oldukça kuvvetli bir kastır ve uyguladığı basınç, havayı eşitlemeyi sağlayacak kadar sıkıştırabilir. Bu yöntemin en büyük avantajı, eşitleme yapan havanın basıncının sadece dilin hareketi ile kontrol edilmesidir. Genellikle çoğumuz, epiglottis ve küçük dili kontrol etmeyi bilmeyiz. Aynı şekilde, dilin, bir piston gibi nasıl kullanılacağı da bilinmez. Bu tekniği uygulayabilmek için öğrenmemiz gereken işlemleri sırası ile görelim; Ağız boşluğunun hava ile doldurulması Yanaklarınızı bir balon gibi şişirin ve bir kaç saniye bu vaziyette tutun. Sonra, yanaklarınızı kullanarak, ağzınızdaki havayı, ciğerlerinize geri itin. Bu işlemi rahatlıkla yapabilene kadar defalarca tekrarlayın. Epiglottis' i kontrol edebilmek için en iyi çalışma gargara yapmayı öğrenmektir. Bunun için ağzınıza bir miktar su alın. Başınızı geriye kaldırın, fakat suyun gırtlağınızdan geçmesine izin vermeyin, tabi ki suyu da yutmayın. Epiglottis' i kapattığınız için su gırtlağınızdan geçmemektedir. Küçük dilin kontrol edilmesi Ağzınızı kapatın, burnunuzdan nefes alın, burnunuzdan nefes verin, tekrar nefes alın, ağzınızı açın, Ağzınız açık iken sadece burnunuzdan nefes verin. Ağzınızdan hiç hava gelmemesi gerekiyor. Aynı şekilde sadece burnunuzdan nefes alın. Ağzınızdan hiç hava girmemesi gerekiyor. Bu şekilde ağzınız açık iken nefes alıp vermeye devam edin. Pozisyonunuzu değiştirmeden bu defa sadece ağzınızdan nefes alıp verin, burnunuzdan hiç hava akımı olmamalı. Ağzınız açık pozisyonda iken, isteğinize göre, burnunuzdan veya ağzınızdan ayrı, ayrı nefes alıp verebiliyorsanız, sonraki aşamaya geçin. Derin bir nefes alın, ağzınızı açın ve öyle tutun, sadece ağzınızdan yavaşça nefes vermeye başlayın, ağzınız açık pozisyonda, ağzınızdan nefes verirken, sadece burnunuzdan nefes vermeye başlayın Dilin blok engel olarak kullanılması Ciğerlerinizden hava çıkışını, sadece dilinizi kullanarak durdurabilmeniz gerekir. Ağzınızdan nefes vermeye başlayın Ağzınızı kapatarak havanın çıkışını engelleyin, bu durumda yanaklarınız biraz şişecektir. Tekrar nefes alın ve bu defa ağzınız açık iken epiglottis' i kapatarak nefes vermeyi durdurun. Havanın ağzınızdan çıkmasına engel olmanın iki şeklini bunlardır. Dili kullanmak Nefes aldıktan sonra, ağzınızdan yavaşça verirken, T harfini söylerken yaptığınız gibi, dilinizin ucunu üst ön dişlerinizin arkasında damağınıza değdirin. Havanın çıkışı, biraz engellenecektir. Bu pozisyonu bozmadan, dilin arka kısmını da, azı dişlerinizin iç tarafına değdirirseniz, havanın çıkışını tamamen önlersiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder